Cevat Paşa kimdir? İsmail Cevat Çobanlı kimdir? Nerelidir?
1870’te İstanbul’da doğan, aslen Malatyalı olan Cevat Paşa, Galatasaray Lisesi’nden mezun odu. 1892’de Harp Akademisi’ne girdi. 1894-1900 arasında “Padişah Yaveri” sıfatıyla Maiyet-i Şer’iye Erkan-ı Harbiyesi’nde görev aldı.
İsmail Cevat Çobanlı, 14 Eylül 1870 tarihinde İstanbul’da doğdu. Aslen Malatya’nın Arapgir ilçesindendir. Babası Müşir Şakir Paşa’dır. Galatasaray Lisesi’nde öğrenim gördü. 1888’de girdiği Harp Okulu’ndan 1891’de Üsteğmen rütbesiyle mezun oldu. 1892’de girdiği Harp Akademisi’ni de 1894’de birinci olarak bitirdi ve Kurmay Yüzbaşı rütbesiyle mezun oldu.1894-1900 yılları arasında ”Padişah Yaveri” sıfatıyla Maiyet-i Şer’iye Erkan-ı Harbiyesi’nde görev aldı. Bu dönemde depremden zarar gören askeri binaların onarımının yapılması için çalışmalarda bulundu.6 Ağustos 1895’te Orleans’ta yapılan Fransız Ordusu Manevraları’nda bulunmak üzere Paris’e gitti. Burada dört yıl kaldıktan sonra 7 Şubat 1899 tarihinde, Babası Şakir Paşa’nın refakatinde görevle Bulgaristan’a, buradan da Lahey’de toplanan Silahların Yasaklanması-Silahsızlanma Konferansı’na gönderildi.1905 yılında Edirne’nin tahkimi için Tophane-i Amire’de teşkil eden kurumda çalıştı. 1907 yılında yeni örgütlenmenin uygulanması için 4 ay 2. Ordu’da görev yaptı. Aynı yıl Birinci Ferik rütbesine terfi ettiyse de çok çabuk yükselenlerin rütbeleri 1909 yılında Tasfiye-i Rüteb Kanunu gereğince geri alınınca, Kaymakam rütbesine tenzil edildi. 1909-1910 yılları arasında Harp Akademisi Komutanı olarak görev yaptı.1910 yılında Alman Ordusu’nın geçit töreninde bulunmak üzere Almanya’ya gitti. Askeri yeteneği sayesinde devlet idaresi ve ordu yönetiminde hızla yükseldi. Ocak 1911 ve 1912’de 1. Ordu Kurmay Başkanı oldu. Bu sıfatla Mayıs 1911’de İngiltere kralının taç giyme töreninde padişah adına bulunan Veliahd Şehzade Müşir Yusuf İzzeddin Efendi’nin maiyetinde Londra’ya gitti.Balkan Savaşları’nda Eylül 1912-1913 tarihleri arasında Şark Ordusu Kurmay Başkanı, Çatalca Ordusu Topçu Komutanlığı Kurmay Başkanı olarak görev yaptı. Savaş sonrası 1913-1914 yılları arasında 9. Tümen Komutanı ve iki defa Osmanlı-Bulgar Sınır Komisyonu Başkanlığı görevinde bulundu. Savaştan sonra yeniden Miralay rütbesine terfi etti.29 Kasım 1914’te Çanakkale Müstahkem Mevkii Komutanlığı’na atandı. 18 Mart 1915 tarihindeki Çanakkale Deniz Savaşları’nda gösterdiği üstün başarıları dolayısıyla tekrar Mirliva rütbesine terfi etti ve paşa oldu. Bu başarısından sonra ”18 Mart Kahramanı” unvanını aldı.9 Ekim 1915 tarihinde 14. Kolordu Komutanı, 1916 yılında 15. Kolordu Komutanı olarak Galiçya Cephesi’nde görev yaptı. Dönemin Avusturya basınında çıkan bir anekdota göre Viyana sarayında, imparatorun basın dairesi genel müdürü Oskar Montiong, devletin özellikle Slav tebaası tarafından çok sevilen 18. yüzyılda yaşamış Ukraynalı kâhin Mosij Wernyhora’nın kehanetini sık sık hatırlatıyordu. Bu kehanette, Türk atını Dinyester’den suladığında Polonya ayağa kalkacaktır deniyordu. Cevat Paşa atını Dinyester’de suladı. Savaşın sonunda Polonya devleti doğdu. Bu anlamda onun ile bu kehanet ilişkilendirildi.Cevat Paşa, 19 Ağustos 1917 tarihinde tekrar 14. Kolordu Komutanı, 8 Kasım 1917 tarihinde 8. Kolordu Komutanı, 24 Kasım 1917 tarihinde de 2. Ordu Komutan Vekili olarak atandı.2 Aralık 1917 tarihinde Yıldırım Ordular Grubu komutası altındaki 8. Ordu Komutanlığı görevine atanarak Filistin Cephesi’ne gönderildi. Burada Yıldırım Ordular Grubu komutanı Müşir Liman von Sanders, 7. Ordu komutanı Mirliva Mustafa Kemal Paşa ve 4. Ordu komutanı Mirliva Mersinli Cemal Paşa ile birlikte görev yaptı.Ordusuyla Şeria nehrinin batısında, sahil kesiminde konuşlandırıldı. 29 Eylül 1918’de başlayan genel düşman taarruzunda ilk darbeyi yiyen ordusu kendisinden daha büyük olan İngiliz Orduları karşısında tutunamadı.Cepheyi yaran düşman süvarisi ikmal hatlarına kadar ilerleyerek ordunun arka tarafla olan bağlantısını kesti. Yıldırım Orduları ardı ardına çekilmeye başlarken Cevat Paşa ve kurmay heyetinin amacı Şeria nehri istikametindeki Bisan’a doğru, doğu yönünde çekilmek oldu. Ordusuna bağlı unsurların tamamı imha yahut tutsak edilen Cevat Paşa yanındakilerle birlikte kendini Şeria Nehri’nin doğusuna atabildi. Kısa süre sonra cephede görevi kalmadığı gerekçesiyle Liman von Sanders tarafından İstanbul’a yollandı.3 Kasım 1918 tarihinde Umumî Karargâh Reisi olarak atandı. 19 Aralık 1918 – 13 Ocak 1919 tarihleri arasında Harbiye Nazırı olarak görev yaptı. Mondros Mütarekesi imzalandığı sırada Genelkurmay Başkanlığı vazifesini Fevzi Paşa’nın vekili olarak yürütüyordu. Fevzi Paşa, İngiliz Ordusu’nun İstanbul’u işgal edeceği haberini alınca, onları karşılamamak için 20 gün hastalık izni almıştı. Daha sonra Yunanların İzmir’e çıkmalarından hemen önce 14 Mayıs 1919 tarihinde Fevzi Paşa görevden alındı. Aynı gün yerine Cevat Paşa Erkan-ı Harbiye-i Umumiye Reisi olarak atandı. Bu görevini 2 Aralık 1919 tarihine dek sürdürdü.16 Mart 1920 tarihinde İstanbul’u işgal eden İngiliz kuvvetleri tarafından tutuklanan Cevat Paşa, Bekirağa Bölüğü’nde bir hafta tutulduktan sonra bir savaş gemisiyle Malta’ya gönderildi. 23 Ekim 1921 tarihinde TBMM ve İngiltere Hükümeti arasında imzalanan takas anlaşması ile 15 Ocak 1922 tarihinde Türkiye’ye geri dönerek Ankara’ya geldi. 9 Şubat 1922’de karargahı Diyarbekir’de bulunan El-Cezire Bölgesi Komutanlığı’na tayin edildi.21 Ekim 1922 tarihinde 3. Ordu Müfettişi oldu. 31 Ekim 1922’de bu görevinden istifa ederek Elaziz mebusu oldu. 17 Kasım 1924 tarihinde hem ordudaki görevlerini sürdüren hem de mecliste bulunan yüksek rütbeli subaylara birini tercih etmeleri istenmesi üzerine 25 Aralık 1924 tarihinde mebusluktan istifa etti ve aynı gün Askeri Şura Üyeliği’ne atandı. Mısır Sorunu ve Irak Sınırı Sorunu sırasında Milletler Cemiyetine temsilci olarak gönderildi. 1932 yılında Cenevre Silahları Sınırlandırma Konferansı’na delege olarak yollandı.14 Eylül 1935 tarihinde Orgeneral rütbesinde Askeri Şûra Üyesi olarak görev yaparken yaş haddinden emekli oldu. İstanbul, Kadıköy’deki evine çekilen Cevat Paşa, 13 Mart 1938 tarihinde 68 yaşında vefat etti.Cenazesi Erenköy Mezarlığı’nda toprağa verildi. Türkiye Cumhuriyeti cumhurbaşkanları ve Atatürk’ün silah arkadaşları için Atatürk Orman Çiftliği arazisinde oluşturulan Devlet Mezarlığı’na kemikleri nakledildi.