Sultan Reşat kimdir? Mehmet Reşat tan sonra tahta kim geçti?
,Sultan Reşat kimdir? Mehmet Reşat tan sonra tahta kim geçti?
31 Mart Olayı ardından 1909’da, II. Abdülhamid Meclis-i Milli tarafından tahttan indirildi ve 65 yaşında olan Veliaht Reşad Efendi İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin desteğiyle tahta çıkartıldı. Saltanat adı olarak, asıl adı olan “Reşad” değil, “Mehmed” adının kullanması kararlaştırıldı.
V. Mehmed veya Mehmed Reşad (Osmanlıca: محمد خامس, Meḥmed-i ẖâmis; 2 Kasım 1844, İstanbul – 3 Temmuz 1918, İstanbul), Osmanlı İmparatorluğu’nun 35. padişahı ve 114. Sultan Reşad olarak da bilinir.
Sultan Reşat veya V. Mehmet 2 Kasım 1844 tarihinde İstanbul’da dünyaya geldi.
7 yaşındayken annesini kaybetti.
Çocukluğunu babası Sultan Abdülmecid’in yanında geçen Reşat’ın eğitimine fazla önem verilmedi. Babasının ve amcası Sultan Abdülaziz’in padişahlıklarında baskı altında bir şehzadelik dönemi olmadı. Rahat ve özgür yaşadı. Sultan II. Abdulhamid Han zamanında ise, özellikle masonların etkisi altında kalıp veliahtlık hakkını savunarak tahta gelmeye çalışması engellenmesi için baskı altında yaşadı. Seyrek olarak bir çiftliğe gitmesine izin verilse de birisiyle görüşmesi ve İstanbul’da dolaşması yasaklanmıştı.
31 Mart Olayı ardından 1909’da, II. Abdülhamid Meclis-i Milli tarafından tahttan indirildi ve 65 yaşında olan Veliaht Reşat Efendi İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin desteğiyle tahta çıkartıldı.
Saltanat adı olarak, asıl adı olan “Reşat” değil, “Mehmet” adının kullanması kararlaştırıldı. Bu isim değişikliği ayandan Ferik Sami Paşa önerisiyle yapıldı ve gerekçesinin Fatih Sultan Mehmet’in İstanbul’a ordusuyla girişi ile Hareket Ordusu’nun İstanbul’a gelişi arasında bir bağlantı kurmak olduğu belirtilmektedir.
Padişahlığa Meclis-i Milli kararıyla gelmesine rağmen, Osmanlı Hanedanı’nın “ekber evladı” olması ile de padişahlığı hakkı bulunmaktaydı.
Padişahın ilk icraatlarının başında, ikamet sarayının ve Cuma alaylarının değiştirilmesi gelir. Abdülhamid’in ikamet sarayı olan Yıldız Sarayı’ndan ayrılmış ve Dolmabahçe Sarayı’na yerleşmiştir.
Sultan II. Abdulhamit Han’ın padişahlığı sırasında özgür bir hayatı olmadığı için devlet işleri ve siyasette fazla tecrübe sahibi değildi. Tahta çıktığında yaşı da 65’i bulmuştu. Aynı zamanda yumuşak huylu ve zayıf iradeliydi. Bunlardan dolayı padişahlığı sırasında devletin esas yöneticileri İttihat ve Terakki Cemiyeti oldu.
İttihat ve Terakki üyeleri Sultan Reşat’ı çok seviyordu. Adına hemen para bastılar ve birçok yerin adını “Reşadiye” olarak değiştirdiler. Sultan Reşat ilk saltanat günlerinde adi suçluların ve özellikle 31 Mart Olayı ile ilişkili ve İttihat ve Terakki Partisi aleyhtarı siyasi suçluların kentin meydanlarında asılmalarına onay vermeyeceğini mabeyn üyelerine ısrarla bildirmesine rağmen sonunda iktidarda bulunan İttihat ve Terakki Fırkası idarecilerinin ısrarlarına karşı gelemeyip bunlara onay vermek zorunda kaldı. Şehir halkı meydanlarda kurulan darağaçlarda asılan suçluların cesetleri İstanbul’da normal görüntüler haline geldi. Bu icraat, Mehmet Reşat’ın saltanat döneminde çok sayıda kanuna, kararnameye ve irade-i saniyeye hiçbir itiraz şerhi koymadan ve hatta farkına varmaksızın onay vermesinin baş örneklerinden biri oldu.
19 Ocak 1910 tarihinde, o zaman Meclis-i Mebusan binası olan Çırağan Sarayı, çatı katındaki kalorifer bacasından çıkan bir yangından sonra 5 saat içinde mahvoldu.
Aynı sene “1910 Arnavutluk İsyanı” çıktı ve bu ayaklanma 1 Ocak 1911’de üzerine gönderilen Harbiye Nazırı Memduh Şevket Paşa komutasındaki güçler tarafından bastırıldı.
1908 senesinde Girit Parlementosu üyelerinin başbakanın tatilde olmasını ve Osmanlı İkinci Meşruriyetinin kurulmasını fırsat bilerek Yunanistan’la birleşme oyu vermelerinden sonra, 1910 senesinde Yunan kralına bağlılık yemini vermeleri Osmanlı devletine ve Sultan Reşat’a bağlı olmaları gerekmesi konusunu yeniden gündeme getirdi.
Kozmopolit Efendi’nin sahibi ve Ahmed Samim Bey’in başyazar olduğu “Sada-yı Millet” gazetesinin Patrikhane lehine çalıştığı söylentileri yayıldıktan sonra 9 Haziran 1910 tarihinde Ahmed Samim Bey bir suikasta hedef olarak Bahçekapı’da vurulup öldürüldü.
Sultan Reşat kimdir?
Osmanlı İmparatorluğu’nun 35. padişahı ve 114. İslam halifesi Sultan Reşat kimdir?
Sultan Reşat
Sultan Reşat veya V. Mehmet 2 Kasım 1844 tarihinde İstanbul’da dünyaya geldi.
7 yaşındayken annesini kaybetti.
Çocukluğunu babası Sultan Abdülmecid’in yanında geçen Reşat’ın eğitimine fazla önem verilmedi. Babasının ve amcası Sultan Abdülaziz’in padişahlıklarında baskı altında bir şehzadelik dönemi olmadı. Rahat ve özgür yaşadı. Sultan II. Abdulhamid Han zamanında ise, özellikle masonların etkisi altında kalıp veliahtlık hakkını savunarak tahta gelmeye çalışması engellenmesi için baskı altında yaşadı. Seyrek olarak bir çiftliğe gitmesine izin verilse de birisiyle görüşmesi ve İstanbul’da dolaşması yasaklanmıştı.
SALTANATININ İLK ZAMANLARI
31 Mart Olayı ardından 1909’da, II. Abdülhamid Meclis-i Milli tarafından tahttan indirildi ve 65 yaşında olan Veliaht Reşat Efendi İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin desteğiyle tahta çıkartıldı.
Saltanat adı olarak, asıl adı olan “Reşat” değil, “Mehmet” adının kullanması kararlaştırıldı. Bu isim değişikliği ayandan Ferik Sami Paşa önerisiyle yapıldı ve gerekçesinin Fatih Sultan Mehmet’in İstanbul’a ordusuyla girişi ile Hareket Ordusu’nun İstanbul’a gelişi arasında bir bağlantı kurmak olduğu belirtilmektedir.
Padişahlığa Meclis-i Milli kararıyla gelmesine rağmen, Osmanlı Hanedanı’nın “ekber evladı” olması ile de padişahlığı hakkı bulunmaktaydı.
Padişahın ilk icraatlarının başında, ikamet sarayının ve Cuma alaylarının değiştirilmesi gelir. Abdülhamid’in ikamet sarayı olan Yıldız Sarayı’ndan ayrılmış ve Dolmabahçe Sarayı’na yerleşmiştir.
Sultan II. Abdulhamit Han’ın padişahlığı sırasında özgür bir hayatı olmadığı için devlet işleri ve siyasette fazla tecrübe sahibi değildi. Tahta çıktığında yaşı da 65’i bulmuştu. Aynı zamanda yumuşak huylu ve zayıf iradeliydi. Bunlardan dolayı padişahlığı sırasında devletin esas yöneticileri İttihat ve Terakki Cemiyeti oldu.
İttihat ve Terakki üyeleri Sultan Reşat’ı çok seviyordu. Adına hemen para bastılar ve birçok yerin adını “Reşadiye” olarak değiştirdiler. Sultan Reşat ilk saltanat günlerinde adi suçluların ve özellikle 31 Mart Olayı ile ilişkili ve İttihat ve Terakki Partisi aleyhtarı siyasi suçluların kentin meydanlarında asılmalarına onay vermeyeceğini mabeyn üyelerine ısrarla bildirmesine rağmen sonunda iktidarda bulunan İttihat ve Terakki Fırkası idarecilerinin ısrarlarına karşı gelemeyip bunlara onay vermek zorunda kaldı. Şehir halkı meydanlarda kurulan darağaçlarda asılan suçluların cesetleri İstanbul’da normal görüntüler haline geldi. Bu icraat, Mehmet Reşat’ın saltanat döneminde çok sayıda kanuna, kararnameye ve irade-i saniyeye hiçbir itiraz şerhi koymadan ve hatta farkına varmaksızın onay vermesinin baş örneklerinden biri oldu.
1910 SENESİNDEKİ ENTERESAN OLAYLAR
19 Ocak 1910 tarihinde, o zaman Meclis-i Mebusan binası olan Çırağan Sarayı, çatı katındaki kalorifer bacasından çıkan bir yangından sonra 5 saat içinde mahvoldu.
Aynı sene “1910 Arnavutluk İsyanı” çıktı ve bu ayaklanma 1 Ocak 1911’de üzerine gönderilen Harbiye Nazırı Memduh Şevket Paşa komutasındaki güçler tarafından bastırıldı.
1908 senesinde Girit Parlementosu üyelerinin başbakanın tatilde olmasını ve Osmanlı İkinci Meşruriyetinin kurulmasını fırsat bilerek Yunanistan’la birleşme oyu vermelerinden sonra, 1910 senesinde Yunan kralına bağlılık yemini vermeleri Osmanlı devletine ve Sultan Reşat’a bağlı olmaları gerekmesi konusunu yeniden gündeme getirdi.
Kozmopolit Efendi’nin sahibi ve Ahmed Samim Bey’in başyazar olduğu “Sada-yı Millet” gazetesinin Patrikhane lehine çalıştığı söylentileri yayıldıktan sonra 9 Haziran 1910 tarihinde Ahmed Samim Bey bir suikasta hedef olarak Bahçekapı’da vurulup öldürüldü.
1911 SENESİNDEKİ ÖNEMLİ OLAYLAR
6 Şubat 1911’de devlet idaresinin merkezi olan Bâb-ı Âli’de yangın çıktı. Sadrazamlık ve Hariciye Nezareti daireleri hariç, geri kalan her yer yandı.
V. Mehmed eski Fransız imparatoriçesi olan Eugenie’nin ve yazar Pierre Loti’nin ziyaretlerini kabul etti.
5 Haziran 1911 tarihinde denizden “Barbaros” zırhlısı ile Rumeli gezisine başlayan padişah Selanik, Üsküp ve Priştina’yı ziyaret etti. Kosova’da bulunan ceddi I. Murad’ın türbesi olan Meşhed-i Hüdevandigar’da 100.000 kişinin katıldığı bir cemaatle cuma namazı kıldı.
26 Haziran’da İstanbul’a geri döndü.
29 Eylül 1911 tarihinde Trablusgarp İtalyanlar tarafından işgal edildi. 1912 senesinin Temmuz’unda İtalya Osmanlı Devleti’ni barışa zorlamak için Çanakkale’de Osmanlı istihkamlarını denizden topa tuttu. Ayrıca Ege Denizi’ndeki 12 adaya asker çıkardılar. Mustafa Kemal ve Enver Bey Trablusgarp’a geçerek Derne ve Tobruk’da önemli direniş hatları oluşturdular.
Balkan Savaşları başladıktan sonra İtalyanlarla barış imzalandı ve Trablusgarp Savaşı sona erdi. Yapılan Uşi Antlaşması’na göre Trablusgarp ve Bingazi İtalya’ya verildi.
12 ada da Yunanistan’ın işgal etmemesi için geri verilmek üzere İtalya’da bırakıldı
I. Balkan Savaşı
Bulgaristan, Sırbistan, Yunanistan ve Karadağ, bağımsızlıklarını kazandıktan sonra Osmanlı’yı Balkanlardan çıkarmak maksadıyla savaş açtılar.
I. Balkan Savaşı’nda birçok cephede savaşmak zorunda kalan Osmanlı ağır mağlubiyetler aldı.
Bulgarlar Çatalca’ya kadar ilerledi. Yunanlar Selanik’i işgal etti. Tüm bunlardan yararlanan Arnavutluk da bağımsızlığını ilan etti.
II. Balkan Savaşı
Osmanlı’dan aldıkları kendi aralarında paylaşırken anlaşamayan Balkan ülkeleri kendi aralarında savaşmaya başladı. Osmanlı, bu fırsattan yararlanmak maksadıyla Bulgaristan’a savaş açtı. Osmanlı, Edirne’yi kurtardıktan sonra Meriç’e kadar ilerlediyse de, Avrupa ülkelerinin müdahalesine karşın daha fazla ilerlemek istemedi.
Bu savaş sonunda yapılan İstanbul Antlaşması ile Edirne ve Kırklareli Osmanlı Devleti’ne geri verildi. Kavala ve Dedeağaç Yunanistan’da kaldı. Meriç Nehri, iki ülke arasında sınır oldu.
Sultan Reşat, 3 Temmuz 1918 tarihinde kalp yetmezliğinden vefat etti. 9 yıl süren padişahlığın ardından Eyüp’teki Sultan Reşat Türbesi’ne defnedildi.