Tito kimdir? Tito Diktator mü? Josip Broz TİTO Kimdir? Hayatı ve Yugoslavya’da Tito Dönemi

21.06.2022
Tito kimdir? Tito Diktator mü? Josip Broz TİTO Kimdir? Hayatı ve Yugoslavya’da Tito Dönemi

Tito kimdir? Tito Diktator mü? Josip Broz TİTO Kimdir? Hayatı ve Yugoslavya’da Tito Dönemi

Yugoslavya tarihinin en etkili şahıslarından birisi olan devlet adamı, asker ve yönetici.

Josip Broz Tito, 7 Mayıs 1892 tarihinde, Kumrovec, Avusturya-Macaristan İmparatorluğu’nda dünyaya geldi. On beş çocuklu geniş bir Hırvat ailesinin yedinci çocuğu olan Broz’un çocukluğu, yoksulluk içinde geçti.

Genç yaşlarda iş hayatına atıtan Broz, Avusturya, Bohemya ve Almanya gibi pek çok Avrulpa ülkesinde, metal işleme sektöründe görev aldı. İşçilik yaptığı yıllarda aktif olarak sendikalarda yer aldı ve de Hırvatistan Sosyal Demokrat Partisi’ne katılarak siyasal yaşama adımını attı.

I. Dünya Savaşı sırasında, 25. Alay’da görev aldı ve birliği ile beraber savaşın başlangıç noktalarından birisi olan Sırbistan’a gönderildi. Burada, savaş karşıtı düşünceleri nedeniyle tutuklanan ve 19141915 yılları arasında Petrovaradin’de bulunan askeri hapishanede tutuklu bulunan Broz, 1915 yılının Ocak ayında serbest bırakılarak tekrar orduya alındı.

Bukovina Cephesi’nde görev aldığı sırada yaralanarak Rus askerlerine esir düşen Broz, iyileşene kadar 13 ay hastanede yattı. 1917 yılında, hapishaneye nakledileceği sırada askerlerin elinden kaçarak Bolşeviklere katılan Broz, Rus İçsavaşı’nda Bolşevikler adına üç yıl savaştı. Rusya’da tanıştığı ve ileride karısı olacak olan Pelagija Belousova ile beraber, 1920 yılında, esir edildikten beş yıl sonra doğduğu ülkeye geri dönme fırsatı bulabildi.

Rusya’da, içinde yer aldığı devrim hareketi sırasında sosyalizmi benimseyen Tito, Yugoslavya’ya döndükten sonra bu ideolojinin bir temsilcisi olan Yugoslavya Komünist Partisi’nin kurucu kadrosunda yer aldı ve de bu parti ile gerçekleştirdiği eylemlerden dolayı bek çok kez yasalarla başı derde girdi. 1928 yılında tutaklanarak altı yıl hapse mahkum edildi ve 1934 yılında hapisten çıktı.

II. Dünya Savaşı sırasında, Alman Nazi birliklerinin Yugoslavya’ya saldırmaları üzerine ülkesindeki komünist cephe ile birlikte direniş hareketlerini başlatan önderlerden birisi olan Tito, farklı etnik ve dinsel gruplardan oluşan halkı birlik ve dayanışma duygularına hitap ederek örgütledi ve de Alman güçlere karşı koyacak Partizan direniş grubunu oluşturdu. Almanlar’a karşı başarıyla direnen Partizan’lar, 1943 yılında Alman güçlerini geri püskürtmeyi başardı ve aynı yıl kurulan geçici hükümet ile Yugoslavya’nın federal yapısı belirlenmiş oldu.

1943 yılında Mareşal, 1945 yılında ise Hükümet Başkanı görevlerine getirilen Tito’nun partisi Halk Cephesi, aynı yıl yapılan genel seçimden başarıyla çıkarak ülkenin yönetim şeklini resmi olarak Monarşi’den Federal Cumhuriyet’e çevirmeyi başardı.

Sosyalist olmasına rağmen Rusya’nın politikalarını uygulamayan ve ülkesini herhangi bir dış gücün bağımlılığından uzak tutmayı başaran Tito, bu yönüyle Batı devletleri ve A.B.D. ile sıcak ilişkiler kurabilen ilk sosyalist lider oldu. 13 Ocak 1953 tarihinde Yugoslavya Devlet Başkanı seçilen Tito, 16 Mayıs 1974 yılında Yaşam Boyu Devlet Başkanı ünvanını aldı ve 1980 yılındaki vefatına kadar bu görevini sürdürdü.

Josip Broz Tito, 4 Mayıs 1980 tarihinde, Ljubljana, Yugoslavya’da hayata gözlerini yumdu. Tito’nun karizmatik önderliği ile bir arada duran Yugoslavya’nın farklı etnik kültürlerden oluşan kompleks yapısı, onun ölümünden bir süre sonra çözülmeye başladı ve Yugoslavya Sosyalist Federal Cumhuriyeti 1992 yılında dağıldı.

Tito kimdir? Tito Diktator mü? Josip Broz TİTO Kimdir? Hayatı ve Yugoslavya’da Tito Dönemi

Josip Broz TİTO, Hırvatistan’da doğdu. Babası Hırvat, annesi ise Sloven’di.

Çalışma hayatına işçi olarak başladı çeşitli sendikalarda görev aldı. 1937 yılında ise ülkesinin Komünist Parti Genel Sekreterliğine seçildi. Partizan adı verilen Gerilla kuvvetleriyle birlikte Alman işgaline karşı direniş örgütledi.

29 Kasım 1943 tarihinde Yugoslavya Sosyalist Federal Cumhuriyetini kuran Tito, 1953’te Yugoslavya’nın ilk devlet başkanı seçildi. 1974 yılında ise ömür boyu devlet başkanı oldu ve 1980 yılındaki ölümüne dek ülkeyi yönetti.

Tito’yu Yugoslavya’nın kuruculuğuna ve devlet başkanlığına taşıyan süreç, Yugoslavya’nın 1941 yılında Alman işgaline uğramasıyla başladı.

1918 yılında kurulan ve I. Yugoslavya olarak adlandırılan Sırp-Hırvat-Sloven Krallığı Alman işgaliyle birlikte parçalandı. Ancak halk, işgale karşı direnişe devam etti.

Bu direnişi örgütleyen iki önemli grup vardı. Bu gruplardan ilki, Draiza Mihailoviç önderliğinde olan ve amacı Büyük Sırbistan’ı kurmak olan Çentikler; ikincisi ise önderliğini Tito’nun yaptığı ve amacı bütün Güney Slav halklarını federal bir devlet çatısı altından birleştirmek olan Partizanlardı.

Ancak nihayetinde hedefine ulaşan grup Sovyetlerin de desteğini alarak Alman işgaline son veren Partizanlardı. Partizanların lideri Tito, asker kökenli olmamasına rağmen işgal kuvvetlerine karşı gösterdiği başarıdan dolayı Mareşal unvanı aldı ve 1945 yılında Yugoslavya Sosyalist Federal Cumhuriyetini kurdu. Yugoslavya altı cumhuriyet ve Sırbistan’ın içinde yer alan Kosova ve Voyvodina isimli iki otonom bölgeden oluşuyordu.

Tito ve Sovyetler Birliği arasındaki ilişki, Tito’nun ülkesinde sosyalizmin inşası sürecinde ve dış politikada Sovyet etkisinin dışında kalmak istemesi nedeniyle çok geçmeden bozuldu. Bu bozulan ilişki üzerine Yugoslavya 1947’de kurucu üyeleri arasında yer aldığı Cominform’dan 1948 yılında çıkarıldı.

Bu tarihten sonra SSCB ve Doğu Bloğunun diğer ülkeleri tarafından adeta tecrit edilen Yugoslavya, bu tecrit politikası karşısında ayakta kalabilmek için askeri ve mali destek adına Batı’ya yönelmek zorunda kaldı.

Ayrıca yine ayakta kalabilmek adına, iç politikada “özyönetim” denilen ekonomi ve yönetim modeli ile dış politikada “bağlantısızlar hareketi” denilen bir oluşumla ön plana çıktı.

1955 Bandung ve 1961 Belgrad Konferanslarıyla temeli atılan “Bağlantısızlık Hareketi” Amerika Birleşik Devletleri ve SSCB’nin dayatmalarına karşın dünya halklarının demokratik tepkilerini ifade etmek iddiasıyla ortaya çıkmıştı. Ancak bugünde varlığını sürdüren bu oluşum, güçlü bir maddi ve kitlesel temele dayanmadığından çok da başarılı olamamıştır.

“Özyönetim” modeli ise bütün mülkiyet sahiplerinin işçi oldukları ve bütün işçilerin mülkiyet sahibi oldukları, işletme yönetim kurullarının seçimine ve işletmenin ekonomik fazlasının dağıtımına eşit bir biçimde katıldıkları üretim ve yönetim modelidir.

Ancak Yugoslavya’nın bir taraftan uluslararası sermayeye açılmadı, diğer taraftan bu modelden beklendiği gibi işçilerin değil, bürokratların karar alma mekanizmalarında rol oynaması gibi nedenlerle başarısızlığa uğradı.