Orkun Olgar kimdir? Kaç Yaşında? Orkun Olgar evli mi? Orkun Olgar eşi kim?
Orkun Olgar kimdir? Kaç Yaşında? Orkun Olgar evli mi? Orkun Olgar eşi kim?
1989’da eski milli voleybolcu ve muharip gazi kurmay bahriye subayı Güven Olgar ve eşi Kadriye Olgar tarafından tamamen spora olan aşkları ile kurulan SPX‘in amacı; Bakırköy’deki ilk mağazasının açıldığı günden beri bireysel sporlar konusunda uzmanlaşmak oldu.
Orkun Olgar kimdir? Kaç Yaşında? Orkun Olgar evli mi? Orkun Olgar eşi kim?
İşte kendi web sitesinde yer alan biyografisi
Annem İstanbul kız lisesini birincilikle bitirmiş sıra dışı zekaya sahip bir insan, babam ise Deniz Harp Okulu’ndayken dahi sportif ve sosyal özellikleri ön plana çıkmaya başlamış çok farklı biri. Bu iki insan birbirlerine aşık olup evlendiklerinde ortaya bence eşi benzeri görülmemiş güzellikte bir karışım çıkıyor. İşte kardeşim ve ben bu harika karışım içinde büyüme şansına sahip olduk ve buna ne kadar şükretsek azdır.
Bizim hikayemiz onlarınkinden daha farklı başlıyor ve daha farklı gelişiyor.
Ben doğma büyüme Yeşilyurt’luyum, evet Atatürk Havalimanı yanında, deniz kenarında ki o harika Yeşilyurt! O zamanlar ne kadar güzeldi, herkes bulunduğu mahallenin devlet okuluna giderdi. Biz de kardeşim ile Hamdullah Suphi Tanrıöver mezunuyuz, tüm Yeşilyurt’lu arkadaşlarımız gibi. Sonrasında kolej imtihanları ve Annemizin disiplini ve azmi ile ben Alman Lisesi, kardeşim Robert Kolejine girdik. Genelde Özhun’u da çok duyacaksınız çünkü bugüne kadar yaptığımız her şeyi birlikte yaptık, dolayısı ile ben demek aslında biz demek. Bu zorlu akademik hayat içerisinde ikimizde Yeşilyurt Spor Kulübünde ( YSK ) lisanslı tenis oynuyorduk. Aile içindeki iş bölümü çok netti aslında: Spordan sorumu devlet bakanı babam, diğer her şeyden sorumlu devlet bakanı ise annemdi. Tabi kendi konularında bu kadar uzmanlaşmış iki insanın elinde olunca boş zamanınız pek kalmıyor. Hakikaten 30 yaşıma kadar boş herhangi bir zamanımız olduğunu hatırlamıyorum desem pek abartmış olmam. 16 yaşına kadar hayatım Alman lisesi, YSK ve Türkiye’nin bir çok ilinde turnuva oynayarak geçti. Tenise o kadar aşıktım ki tek bir gün yakındığımı hatırlamıyorum. Her sabah 5’te baba, ben ve takım arkadaşlarımı alır Florya ya arabayla götürür, Arda abi ile sırtımıza çıkıp orman içinde tepe tırmandırıp, ardından YSK alt kapıya kadar 6,5 km koştururlardı. Bu koşular sırasında kustuğumuzu ama koşmaya devam ettiğimizi dün gibi hatırlıyorum. Öldürmüyorsa güçlendirir! Arda abinin babam ile arabayla yanımızda sürüp “Benim için koşuyorsan bırak! İstemiyorum koşmanı! Bırak hadi! “ diye bağırışlarını hiç unutmuyorum. Tabi bu sabah antrenmanları sonrasında hızlıca duş ve kahvaltı yapıp servise yetişip Alman Lisesine giderdim. Hem ortaokul, hem lise hem de Üniversite hayatımda derslerde uyuya kalıp hocalarım tarafından uyarılmak benim için artık geleneksel bir olay haline gelmişti. Yadırgamıyordum bile. Okul dönüşü 3 saatlik akşam antrenmanları sonrasında çalışabildiğim kadar ders çalışır gelende 9:30 gibi uyuya kalırdım zaten. En az 2 kez bacaklarım tutmadığı için okula gidemediğimi hatırlıyorum. Size bu anlattıklarım eziyet gibi gelebilir ama her bir bölümünü isteyerek ve kendi arzum ile yaptım. Ne annem ne babam , ne kardeşime ne bana tek bir gün zorla hiçbir şey yaptırmadılar veya bunu hissettirmediler. Bence işin sırrı burada! İnsanları motive edip önlerine hedefler koyarak yaptıramayacağınız hiçbir şey yok! Ben bunu yaşayarak öğrendim.